Hayalleri Ertelemek

Hayalleri ertelemek.

Küçükken dinlediğim bir şarkının sözleri kulaklarımda çınlıyor şu anda. “Vakit yok, gemi kalkıyor artık… Ah o gemide ben de olsaydım…” Bu şarkı bana, oldum olası, hayatta istediğini yapamama ve fırsatları kaçırma durumunu hatırlatmıştır. Hepimizin sıkça yaptığı şey, gerçekleştirmek istediğimiz bir takım hedefleri sürekli ötelemektir. Oysa insan hayallerini ertelememeli.

Akla gelebilecek bazı özel durumları bir kenara bırakın. Doğru zamanlama yapmaya dair beklemelerden de söz etmiyorum. Hemen yapabileceğimiz halde, sürekli erteleme yoluna gittiğimiz o kadar çok hedefimiz var ki. Bazıları ufak, bazıları büyük. Aslında hedeflerin büyüklüğü pek de önemli değil. İnsanın, geçerli bir neden olmadan yapmak istediği bir şeyden vazgeçmesi başlı başına tuhaf bir davranış.

Ertelemeye iten şey nedir?

Sebep, zamanı gelince nasıl olsa yaparım düşüncesi mi? Ya da, uygulamak yerine ertelemek daha kolay mı geliyor? Kestirmek güç. Burada çoğu kişinin düştüğü yanılsama, bulunduğu yerden bakınca, her daim yeterli zaman olduğunu düşünmesi sanırım. Oysa kimse ne kadar zamanı olduğunu bilmiyor. Belki biraz sert olacak ama, insanın bir gün, hayal ettiği bir şeyi yapmak için vakti kalmadığını anlayınca yaşayacağı yıkımı bir düşünün.

Karanlık taraf

Biliyorum bunlar biraz karanlık düşünceler ama bazen bir şeyin farkına varmamız için bir tür tokat etkisi gerekiyor. İnsan günlük koşturmacaya dalınca, öylesine akışa kaptırıyor ki kendini, arada bir durup da, “ben neredeyim, ne yapıyorum” diye sorma fırsatı bile bulamıyor. Bu günkü tokadınız bu fikir olsun: Siz, maalesef, ölümsüz değilsiniz. Bu hayatta sınırlı bir süreniz var ve kum saatiniz düşmanca bir hızla akıyor. Sıkıntı verici bir düşünce değil mi? Sürekli kum saatini düşünerek yaşayamayız elbette. Yine de bazen hatırlamakta fayda var. Eğer içinizi sıkıntı kapladıysa derhal silkelenin. Hemen olumlu tarafa geçiyoruz.

Aydınlık taraf

Şimdi, epeydir ertelediğiniz hedefleri bir hatırlayın. Dansa mı başlıyacaksınız? Dünyayı mı dolaşacaksınız? Yeni bir lisan mı öğreneceksiniz? Yelkenci mi olacaksınız? Şehir hayatından uzaklaşacak mısınız? Sevmediğiniz bir işi bırakıp yeni bir başlangıç mı yapacaksınız? Ya da sevdiklerinizle daha çok vakit mi geçireceksiniz? Ertelediğiniz hedefler nelerdir? Bu hedeflerinizi yaparsanız neler olacağını, bir düşünün. Lütfen bu düşünce işlemi için kendinize 1-2 dakika tanıyın. Hedeflerinizi gerçekleştirmeye başladığınızı hayal edin. Neler hissediyorsunuz? Eğer hissetiğiniz duygular içinde merak, heyecan ve mutluluk var ise çok şanslısınız. Zira içinizi kıpırdatan bir hedefe sahipsiniz.

Şimdi ne olacak?

Önünüzde üç seçenek bulunuyor.

  1. Ertelemeye devam etmek. (Çoğu kişi malesef bunu yapacaktır. Bu kişiler yazıyı okuyacaklar ve dağılacaklar. Her şey eskisi gibi devam edecek. Hayaller ertelenip duracak. Ta ki bir gün çok geç olana dek.)
  2. Hedefleri gözden geçirmek. (Eğer hedefinizin peşinden gitme konusunda kendinizde yeterli gücü hissetmiyorsanız, belki de o hedefinizde bir değişiklik yapabilirsiniz. Belki ufaltabilirsiniz, belki güncelleyebilirsiniz, belki de hedeften vazgeçebilirsiniz. Bunlardan birini seçmek sürekli ertelemekten daha iyidir. Ya hedefiniz gerçekleşebilir hale gelir, ya da olmayacak bir hedeften kafanızı arındırırsınız.)
  3. Hedefleri uygulamaya başlamak. (Bu seçeneği yalnızca hayatın kıymetini anlayanlar seçecektir.)

Size önerim birinci seçeneği artık bırakmanız. En kötü ihtimalle de ikinci seçeneği uygulamanız. Ancak size kalpten yapacağım öneri üçüncü seçenek olacak.

Kulaklarımda o şarkı çınlamaya devam ediyor. “Ah o gemide ben de olsaydım…” Sanırım sürprizlerle ve fırsatlarla dolu olan şu yaşamda gemiyi kaçırmadan harekete geçmek en akıllıcası. Artık ertelemeyi bırakın.

Bir gün değil, bugün.

Yorumlar