Elementlerin Sınıflandırılması

Çok yediğinde midene ağrılar giriyor mu? Az uyuduğunda algılaman zayıflıyor mu? Soru sormaya başlarsak bitmez, en iyisi direk konuya girmek. Kaliteli bir yaşam için olmazsa olmaz şeylerden biri DENGE. Her şeyin azı da zarar, çoğu da…

Biz, insan dediğimiz canlı, hayata gelirken dört elementle birlikte geliyoruz; toprak, su, ateş, hava…

Kimimizde  toprak enerjisi fazla, su eksik, kimimizde ateş hiç yok, toprak almış başını gidiyor. Hepimizin enerji dağılımı bize özel, parmak izi gibi.

Uzakdoğu felsefelerinden gelen Yin ve Yang kavramlarını bilirsiniz. “Yin” sakini ve dingin enerjileri temsil ederken, “Yang” hareketi temsil eder. Elementler de aynı şekilde aslında… Ateş ve Hava aktif ve kendini ifade eden (YANG) enerjilerken, Su ve Toprak pasif, alıcı ve kendini baskı altında tutan (YİN) enerjilerdir. Su ve Toprak elementi baskın olanlar her şeyi kendi içlerinde yaşarlar ve temkinli olmadan enerjilerini dışarıya yansıtmazlar. Ateş ve Hava ise, kendilerini daha fazla ifade ederler çünkü sürekli yaratırlar, enerjilerini ve yaşam özlerini denetlemeden dışarı çıkarırlar; ateş elementi yüksek olanlar direk hareketle, hava elementi yüksek olanlar sosyal ilişkiyle ve sözlü ifadeyle. 

Bu element dengelerini nasıl buluyoruz peki? Astroloji bize bu konuda yardımcı oluyor. Doğum haritalarımızda hangi elementlerin dağılımı ile yaşama gözlerimizi açtığımızın şifreleri var… Benim haritamda “ateş” enerjisi neredeyse yok, hatta yok. Bir de olaydı, artık beni kimse tutamazdı herhalde. Ben toprak ve hava ağırlıklıyım. Kimi zaman aklımdaki düşünceleri, hayalimdeki projeleri hayata geçirmek için ateş enerjisine ihtiyacım oluyor, yoksa her şeyin havada kalma ihtimali çok yüksek. Başıma gelmedi mi? Geldi. Düşündüğüm, hayal ettiğim nice projeyi ateşleyemediğim için bir de baktım bir gün bir başkası yapmış. Normal tabi, sen düşündüğünü yapmazsan bir gün mutlaka biri onu yapar. Hele ki kollektif bilinç denilen bir sistem varken. Bu başka bir yazının konusu olsun…

Bir, iki, üç derken baktım olmuyor, ben ateşleyecekmişim projelerin arkasından boynu bükük bakakalıyorum, bir de kendime “Olsun canım. Kısmet değilmiş,” diye yalan söylüyorum, sordum kendime “Enerji dengemi sağlamam için hangi fırsatlarla karşılaşabilirim? Yaşamımı dengeli ve kaliteli bir şekilde yaşayabilmem için neler mümkün?”

Sorular beni birçok yere götürdü. En çok da yazarak farkındalığım arttı. Yazmayla, çizmeyle başlayan yol beni aromaterapiye ulaştırdı. Kokuların dünyasına… Aslında götürdü demek yanlış ifade, özümde olanı bana hatırlattı. Ondan sebep diyorum ya hep “Yazmak için farkındalık, farkındalık için yazmak gerek.”

Ve gördüm ki doğanın muhteşem gücü kokular vasıtası ile beni dengeye getiriyor. 

Her elementin kendine özgü kokuları var. Sende eksik olanı tamamlaman için doğa sana sonsuz bir olasılık bahçesi sunmuş… Reklama girecek ama olsun o kadar, Jaadoo da böyle doğdu. Kendi özüme yolculuk yaparken karşıma çıkanları paylaşma heyecanımla dünyaya geldi. Eskiden olsa sadece fikir olarak kalabilirdi ama şimdi ateş elementimi nasıl tamamlayacağımı biliyorum.  Yaşasın doğa, yaşasın aromaterapi, yaşasın semboller, yaşasın yazı… 

İnsan yeter ki istesin, her şeyin anahtarı bulunuyor.  

Aslında kilit de insanın kendisi, anahtar da, diğerleri sadece birer yol arkadaşı.

Özlem Çetinkaya

Yorumlar